Berkay Havuk 𖦼 SONSUZ KURYE
Category : no 8
SONSUZ KURYE İnan sokağında aparcıklar fako daire sahibinden GRUP TÜRK’lerin tek boynuzu başlamıştır hamam şişesinden ulufe: dudak payı cenab-ı çevirme kemiklerin dönüşüne yetiş sinirleri cımbızı izlesin ona açma kıkırda kabuk bağlar, kabuk seni yaradan önce test telefonunu çiğneye çiğneye kaskatı burcu Schengen sobayı NOW uzmanlarının önerdiği pudrayı ben hiç açılmamış bir malım, sonsuz kuryenin ben parmak ucu eklentisi, parlak yasakları aç kafesleri dön sırtını, alışmamış ya senin benimle tek bir işin bile olmasa gigabaytları, powerbankleri, aritmileri, hes kodları, pasifloraları, harcar mısın hiç? Yapar mısın hiç öyle şey? Kan çekince, savaş yastığını cici protez bir kere vardır, sınır kokusunu bilir şafağın izine serilmiş o etli ışığı Bu seni dokunaklı bir muhabbet çiçeğine çevirir Hadi şimdi, sessizliğin sarmaşığına geğirebiliriz. Uyumuşsun seni bize getirdik Perişan kasketin yerini söylemiyor kırık doğramaların aynası Hava unsurlarını tanımıyor Korkunç adam ayağı salkımından ediliyor Elden ele, mesaiden mesaiye Yıkayacağına, o bayrağı yakıyorsun YANLIŞ Yem gibi davranıyorsun kendi yuvanda Aldanan bir yem gibi, yem olmak gibi Bugün tıraş olanların isimlerinden bir marş söylüyorsun… ısı yeter sonu, GİT OLAYI, aferin ben karanlığın cin kaslarıyla kapış ev uyup göz kışıp yere serilip bir bal ara yine sırt üstü yapıştığını, hesaplayacaksın herkesin parmaklarıyla yarını…