Beste Naz Karaca 𖦼 neredesin, firuz
Category : no 3
neredesin, firuz
biz çok şeylerden konuştuk seninle kendini pişiren yemeklerden hiç ısınmayan iklimlerden erenlerden, hiç değilse sezenlerden kasketini bir heykele vermelerden tut tarlalardaki mavi keten çiçeklerine elini omzumuzda hissettiğimiz mikail’lerden kesifliğine acıyarak baktığımız çehrelere. biz çok şeyleri el ele gezdik seninle vişne, portakal ve bilhassa hurma çarşamba pazarları, dingo’nun ahırı, parmaklarımızın arasından avcumuzu öpmeye yeltenen rüzgârlı kasabaları, düşük bütçeyle yazılmış, daha fecisi yazıldığı gibi yaşanmış hayatları. biz çok şeyleri beraber tanıdık seninle tek mirası kırmızı berjer koltuğu olan bir babayı, sabun kokan mahallelerde kırılmış balkon fayanslarını, “şu karşı dağı aşın, oradaki köy sizin” diyen canileri. bütün suçların temelinde hırsızlık yatar, çünkü her suç özünde hak çalmaktır. biz bu dünyanın en azılı hırsızlarını tanıdık seninle. ismi sel ile gelen çocukluklar tanıdık, ala boyanan efsunlu kanepe rüyaları. ebemkuşağı nevi bilyelerde, kuş kafeslerinde göğün camekanında, karlı bir turunç bahçesinde minik yalancı çobanlar tanıdık, zararsız ve sevgili. yıllardır açılmamış sandıktı bazı sanıklar onları tanıyamadık üzgünüm, izin verselerdi beraber buğulanabilirdik. biz neden böyle küs kaldık firuz, sen bilirsin söyle. kişisel tarihimizin en kanlı yıllarından geçiyoruz. bilenmişiz, öfkeliyiz, intikam için çivi arıyoruz. oysa mızraklar, oklar atıldı. yarıya inen bayrakları göndere çekebiliriz artık, bu savaş zaferle sonlandı! yoksa sonlanmadı mı? “sonlanmadı, zira içimizdeki canavarın bizimle tokalaşmak için uzattığı el havada kaldı ”