PEK RENGİNE ALDANMA FELEK ESKİ FELEKTİR* burada kendim olduğum yatakta ev yapımı bedenimle -ev yapımıyım hangimiz değiliz ev yapımı- korna sesleri arasında yerle gök arasında zurna sesi Kürtçe sesi kezizersin hatta gözlerin dolmuş gibi dahası var dahası yok bu ayaklar hiçbir halının desenini bozmuyor biraz allık fırçayla hafif pudra asfalttan eğri boyun ve kaval kemiği işe giderken yalpa budur buzlu yüzüm uzun yüzüm Greklerin neşesine sakızlarına aman aldırma akar durur China’nın çeşmesi aksın dursun bakarsın çok paramız olur köşeyi döneriz polis vurur bizi meşhur oluruz topuğumu istiklale vura vura bakıyorum almadığımı almışım şeyi bu çok uzak oralar insan insana yasak gözünü seveyim tembih şeyi Pek rengine aldanma felek eski felektir hani yılgın olmazsın ama her yalanı kendine güzelce iliklersin üzüle üzüle vardığın teselliler, işaret parmağınla gösterirsin bazı cevaplar insanın yıllarını alır acıların gömüleceği kumsal yok ölürsün sonunda mezarında kedi bekler böyle şeyler kalabalığı geçiyorum halkı geçiyorum hayırlı uğurlu olsun diyecekler çünkü mutluluk pek dikkat çekmiyor ama mutsuzluk öyle değil çekiştirecekler elmacık kemiklerimi öpelim diyecekler ves hızlanıyorum bir pencere saklanarak sarılanlara bakıyor birbirini öpse öldürüleceğinden korkanlara kediler bayaaa iyi sokaklar taş koşuyorum keklik gibi kanadımı abv çiçeksiz gardening sanki böyle midemde durmasın girişinde mahallenin berbat etmesin sokak üstümü yeter başka bi şey istemiyorum dişlerimin arasında ezeceğim gül dişler arasında ezilecek olan gül işte henüz bunu tam bilmiyorum tam bilemeyişim benim gardım olabilir ne anlatırım mümkünü gerçeğe nasıl dikerim gözlerimle gördüklerimden kalbimin tam olarak nerede büküldüğünden tomografilerden mezatlardan nerelere evet nerelere hayır bilmiyorum eve dönene kadar kimse bilmeyecek onlar da bilmeyecek nerden nereye bu bahar belki de yaşadıklarımızı anlatmak için en iyi yol konuşmak değil hayatımız bellidir işte buradadır sen iyi olacaksın diyorum iyi ki doğdun, kaldır başını *Ziya Paşa