hakkında
“...cüretli bir serüvenci gelecektir belki de; yosunun zarif ve fani şiirlerini boş verip diplerde yatan, daha az iletişimsel, çok daha edilgen, tümüyle zaman ötesi olan, soğuk, volkanik kaya şiirlerini çok çok önceleri, uzayın muazzam yalnızlığı ve daha da muazzam kalabalığı içinde bizzat yeryüzünün dile getirdiği her bir sözcüğü okuyacak ilk yerdilbilimci.”*
Ursula K. L e Guin
( Mahkumlar taş ocağında çalışmaktadır.)
...
MAHKUM 2 – Ne zaman başladın?
MAHKUM 1 – Bir hafta oldu. İlk buraya gönderdiler. 
MAHKUM 2 – Daha yolun var demek.
MAHKUM 1 – Daha önce bulundu mu hiç?
MAHKUM 2 – Bana denk gelmedi ama birkaç ay önce bulunmuş en son. Güney Teridonya’dakiler bulmuş. Öncesinde de çok bulunmuş o civarda ama hâlâ üzerinde çalışıyorlar galiba. Herkesten gizliyorlar bulduklarını.
MAHKUM 1 – Neden gizlesinler ki?
MAHKUM 2 – Çok da umurumda değil açıkçası. Beni ilgilendirmiyor.
MAHKUM 1 – Madem daha önce o civarda çok bulunmuş neden burada arıyorlar ki. Teridonya’ya baksınlar.
MAHKUM 2 – Türlü söylentiler var.
GÖZETMEN – Çene çalmayı bırakın.
MAHKUM 2 – Güneş tepede. Ne zaman bırakacağız? 
GÖZETMEN – ...
MAHKUM 2 – Al işte.
MAHKUM 1 – Aldırma. Söylentiler ne diyor?
MAHKUM 2 – Gece vardiyasındakiler bulmuş. Bir gecede 68 ton tartmışlar. Söylenene göre gece bulma olasılığı daha yüksekmiş zaten.
MAHKUM 1 – 68 ton! Vay vay vay!
MAHKUM 2 - Tesadüf o ki o sırada mühendisler keşifteymiş de fark etmişler.
GÖZETMEN – Paydos! Haydi herkes yemeğe. Oyalanmayın.

(Kazma ve balyozlarını bırakıp yemek sırasına doğru yürürlerken MAHKUM 2 anlatmaya devam eder.)

MAHKUM 2 – Taşlar kantardayken bir uğultu duymuşlar. Köleler büyük parçaların altında ezilen küçük taşların kırılma sesi sanmışlar. Mühendisler gözetmene talimat vermiş. Herkesin kelepçesini aktifleştirip susturmuşlar. Dinlemeye koyulmuşlar sonra. O an anlamışlar bulduklarını.
MAHKUM 1 – Ne diyormuş? Biliyor musun? 
MAHKUM 2 – Ben nerden bileyim yahu. 
MAHKUM 1 – Ne bileyim, anlatmışlardır belki.
MAHKUM 2 – Onlar da bilmez ki. Boynundakinin ne işe yaradığını bilmiyorsun anlaşılan. Bak onun anahtarı gözetmende. Gözetmen komut verdiği anda tüm algıların ikinci bir komut gelene kadar devre dışı kalır. Duyamaz, göremez, anlayamazsın. Kalbinin bile durduğunu söylüyorlar ama bunu kim ispatlayabilir ki?
MAHKUM 1 – Hâliyle Terdonya’dakiler de bilmiyor. Doğru dedin. 
MAHKUM 2 – Kafayı böyle şeylere yormamaya çalışıyorum artık. (Yemek sırasındalar.)
MAHKUM 1 – Senin ne kadar oldu burada?
MAHKUM 2 – Yedinci ayım on gün sonra dolacak. Sonra gidiyorum. 
MAHKUM 1 – Kurtuluyorsun demek.
MAHKUM 2 – Alışmaya başlamıştım oysa. Zaten tam da bunu yapmak istiyorlar. Her gün ölmeyi dileyecek kadar çalıştırıp artık çalışmanın ölmekten daha kolay bir şey olduğuna ikna olduğunda da öldürüyorlar. Anlayacağın kurtulmak değil, infazın başlangıcı.
MAHKUM 1 – Kurtulmak gibi geliyor bana. Belki de hala ilk haftamdayım diye.

(Kantarın karşısındaki cam odadan Mühendis telaşla çıkıp Gözetmen’e işaret eder.)

GÖZETMEN: Kelepçe!
                                                                
                                                                            ***

TAŞIN EDİLGEN ŞİİRİ

Dahayolunvardemek 
Herkestengizliyorlarbulduklarını
Gizliyorlar, arıyorlar
Kazma sesleri
Çene, güneş, söylentiler 
Gecevardıyasındakilerbulmuş 
Birgecede68tontartmışlar
Vay, vay, vay!
68ton
Güm!
Kantara yük koydular duyuyorum 
Mühendislerkeşifteoyalanmayın 
Taşlarkantardaykennediyormuşbiliyormusun? 
Fısır fısır konuşmalar duyuyorum 
Kalbininbiledurduğunusöylüyorlar 
Bunukimispatlayabilir ki
Bir kuş öttü
Hergünölmeyidileyecekkadar 
Kurtulmakgibigeliyor
Kelepçe










@