bittiği söylenen 
yaz bitti
bundan böyle kalasıya yaşamak yok anı 
ama şimdi sen hatırlayacaksın 
kapısı örtülmüş sabahın güleç vaktinde 
yani zihnimde hep öyle kalmalısın 

kaç zamandır dünya senin baktığın gibi bakmıyor sana 
göründüğün gibi kalmayı yazdığın bir yaz akşamı 
o gençliğin rüzgarıyla geldi evine 
-kiraz getirdim trabzon'dan
çünkü rüzgarın gençliğiydi gövdesi 
ve yaz her zaman yazdı o evindeyken

yaşam aşk ve bilindik tutkular gölgesi
hazzın parmaklarından ılık ılık aktığı anda 
sırtını boşluğa dayamış 
kendine büzülmüş oturuyorsun 

aşkını adlandırıyorsun- gay aşkı bu
içinde onun dudağının körfezinde kaybolma korkusu 
lubunyaya  karışmış bir öfke
ve müziği hatırlıyor olmanın 
kanına kıymıklar karıştıran hızı

anlamsız bir dokunuşu olmuş rüzgarın 
ali'nin gecikmiş hayali 
kelimeleri seçmek zorunda bırakmadan
-sevdiğin bir insandan bahseder gibi-
gerçek denen haydudun susuz köprüsünü 
koşar adım geçer gibi sarıyor seni 

 ağır varlığını göstererek erkek şehrin havasına
 yeni doğan bir bebeğin içine çekeceği kadar
 havayı soluyup kalkıyorsun 

birdenbire gözlerini umarsızca
odaya çevirdiğinde 
gömlekler kondomlar külotlu çoraplar
hayallerinden arta kalan şiirin 
ölü mısralarını kemirmeye gelmiş 
beceriksiz bir oğlanın yazdığı 
uzun dizelerden biri gibi 
sevişmelerinizin de bittiğini anlıyorsun

sakallarımız ayrılırken diyorsun kimseler duymasın
çabaladın yok saymaya çalıştılar
onlar böyledir – ezik yaban çiçekleri gibi
 her oğlan göğe çekilmiş bir orta parmaktırcılar

biliyorum 
aşkın ölmediği her yerde söylenir 
ama kirazlar kışın meyve vermez 
ve yaz sahiden bitmiştir 


@