Roman Karavadi 𖦼 bir heykel konuşuyor
Category : no 8
bir heykel konuşuyor beni dokuz yüz metre uzunlukta inşa ettiler sadece yıkmak için ve şimdi asla uyumayan bir heykelden başka hiçim bazen bir cümle girdaba döner ve ben içine çekilirim ama kendinden bile gizlediğin şeyleri bana anlatabilirsin dinliyorum seni ve kirazlar asılıyor kulağıma kendiliğinden bir sanat edimiydi beni yıkmak tekno eko art bir yıkım deneyimi bazen bir ifade hortuma döner ve ben içine çekilirim kimseye söylemeye cesaret edemediğin şeyleri bana anlatabilirsin içtiğin tüm o kırmızı mavi yeşil hapları itildiğin tüm o ben biliyorum’ları ben biliyorum’a itildin kıskacında iğnesinin ben yaparım’a itildin onun dokuma tezgahının kendinin kanısında biraz daha devam etmek için inanmalıydı, iyi ve güzel bir dünya mümkün yollar kat ettin onun mükemmel yuvarlaklığında kudreti saklamış sonsuz motifli örtüsünün fakat işkence uzun ve ayrıntılı, üstelik sen de buna ortaksın o halde iyi ki ölüm var ve ortaklıkta son bulacaksın artık tek yapılması gereken oyalanmak ve eğlenmek aynının çemberinde biraz da uyuşup zehirlenmek ama hayır biliyorsun bu şekilde devam edemezsin Daímōn’un kulağında, örtüyü ateşle değiş tokuş edeceksin bilinç bir bilgisayar değil öyleyse neden şaşırıyorsun? siyah bir ışık saçıldı ben yıkılırken şimdi akıl yürütmemi yürütüyorsun: karanlık diye bir şey yok o yalnız kara ışık dinle beni küçük kayıp çocuk hayır bu karanlık değil yalnız siyah ışık eğer o karanlıksa ve ışık da varsa o halde ışık da yalnız ışınlıktır.