aynı olacaksam ben yine



işte burada, anlamanın bitmez tükenmez noksanlığında 
yatıyorum okyanusunun referans boşluğunda
gemimiz yüzdüğü denizden başka bir suya battı
ellerimizle tuttuğumuz kavramlar da en az bizim kadar hastaydı 
hayır gözümdeki melek sendin, encüm ile felek sendin
sonra canın sıkıldı alçak! ve bir fırtına üfledin
tutamadık kayıyor her şey ellerimizden, yatağa bile varmadan 
bakışımla izini yakaladım ancak uçuşan gölgenin
yatak kayıyor ben kayıyorum ama şarj prizde kalmış
tak çıkar tak çıkar sanırım bu tek yetkinliğim

babil kitaplığını deviriyorum
dışarda allahu ekber ile alkış
mavi ışıktan acıyan yorgun gözlerimi 
yaralı güzelliğime çeviriyorum

ritimli haberiyle, kurtarılmış ya da batmış bir dünyanın 
daralıp açılmasıyla gidip gelmekten bıktım
her gün sabahlığım süpürürken yerleri
damarlarımda akıyor ve kalbime saplanıyor
kanımdaki tanrı nefreti.








@