Lal Hitay

PERMÜTASYON/KOMBİNASYON
Notlar: Hipotez ve Argümanlar
Hipotez: 

Permütasyon/Kombinasyon serisinin, “Karşılaşmalar/Encounters” olarak adlandırdığım sosyal medya paylaşımlarımın (alıntı ve görsel montajları), farklı bir forma dönüşmesiyle oluştuğunu söyleyebilirim. Türkiye Kadın Felsefeciler Topluluğu'nun gerçekleştirdiği, felsefenin sanat ve/veya bilimle ilişkisini konu alan sempozyumda (2022) sunduğum bildiride sanatçı Ege Kanar'ın işlerini konu ettim. Sanatçı Ege Kanar, uzun süredir kendi işlerinde hazır malzemenin üzerine ekleme-çıkarma ya da dışavurumcu bir şey yapmadan, küçük müdahalelerle tepetaklık yaratmaya ve bağlam oluşturmaya çalıştığı ifade eder. Sanatçının bu ifadesi, sosyal medyada devam ettirdiğim “Karşılaşmalar/Encounters”ı başka bir formda düşünememe vesile oldu ve “Karşılaşmalar/Encounters”, Permütasyon-Kombinasyon'a evrildi. Çalışmaya Permütasyon-Kombinasyon adını verme sebebim, ilk bakışta, doğaçlama gibi görünen başlıklar altında birleştirdiğim parçaların sıralamalarının, aslında benim için önemli olması. Bu sıralamalarımın, her ne kadar verdiğim başlığı katmanlandırdığını düşünsem de, okuyucu için bağlayıcı olmadığını düşüncesinde olmam da; bu adlandırmayı anlamlı kılıyor. Okuyucunun kendi istediği şekilde ekleme/çıkarma/sıralama yaparak kendi bağlamını yaratmasını ve işin bu şekilde yankılanmasını, çoğalmasını arzularım. Verdiğim başlık korunabileceği gibi, değiştirilebilir. Sevinç Çalhanoğlu'nun “Her Yerde Seni Aradım” şiirinde yer alan "parantez içine aldıklarımız başka anlamlara gelme maliyetini azaltır" dizelerinin ise Permütasyon/Kombinasyon’un yukarıda değinmeye çalıştığım mantığını pekiştirdiğini ifade edebilirim. 

Levi-Strauss'un aşağıda alıntıladığım sözleri, ilk okuduğumdan beri aklımın ve kalbimin bir köşesindedir:  

"...Her birimiz birtakım şeylerin meydana geldiği bir tür kavşağız. Kavşaklar tamamen pasiftir; oralarda bir şeyler gerçekleşir. Başka bir yerde, aynı derecede geçerli ancak farklı şeyler vuku bulur. Tercih yoktur, bu sadece bir şans meselesidir."1

Bütün bunları belirttikten sonra Permütasyon/Kombinasyon serisinin literatürde zaten yer alan Buluntu Şiir olarak kategorileştirilebileceğini belirtmek gerekir. Hatta bu seri türün daha tartışmalı olan saf buluntu şiir olarak adlandırılan şekliyle uyumludur.  Bu serinin benim açımdan özelliği sıralanan alıntılara parantez içinde numara verilmesi ve matematiğin hayatımızın çok içinde olan sıralama ve seçme için kullandığı permütasyon/kombinasyon formülleri ile bu alıntıların bir arada düşünülmesinin çokluğu.

                                                   …sürmekte…


Argümanlar: 

a. Öncelikle Anna Robinson’ın Indiana University Press’ten yayınlanan makalesinde ileri sürdüğü eleştirilere değinmeyi gerekli buluyorum. “Buluntu Şiir” Amerikan Şiir Akademisi tarafından halihazırda varolan metinleri alıp yeniden sıralayıp, yeniden biçim vererek onları şiir olarak sunmak olarak tanımlanır. Kolajın edebi dengi olarak buluntu şiir, gazete makalesi, sokak işaretleri, grafiti, konuşmalar, mektuplar ve hatta diğer şiirleri kullanır. Robinson kendisi de şiirlerinde kolaj tekniğini kullansa da seçilen yazılı ya da görsel malzemeye çok az ekleme ve çıkarma hatta hiçbir ekleme ve çıkarama yapmayıp yalnızca metnin nerede başlayıp nerede bittiğine karar vermekten ibaret olan “Saf Buluntu Şiir” dediği türü eleştirir ve bunun yaratıcı yazarlık olarak görülmemesi yaratıcı editörlük/düzenlemecilik olarak kabul edilmesi gerektiğini ifade eder.2

- Robinson’un eleştirileri özne, öznellik, özgürlük ve yaratıcılık kapsamında detaylı olarak irdelenmeye açıktır. Kişinin özneyi, öznelliği, özgürlük ve yaratıcılığı düşünme, ele alma şekli onu Robinson’ın eleştirilerine yaklaştırabilir veya uzaklaştırabilir ya da kısmen kabul kısmen ret etmesine sebep olabilir. Ayrıca Robinson’ın eleştirileri Fikri Mülkiyet Hukuku’nda eser sahipliğine ilişkin eserin sahibinin hususiyetini taşıması gerekliliği düzenlemesi çerçevesinde de tartışılabilir. Yine söz konusu eleştirilere ilişkin hukuki tartışmalar buluntu şiirin ve/veya saf buluntu şiirin eser sayılıp sayılamayacağı, eser kabul edilirse hangi tür eser sayılabileceği şeklinde genişletilebilir. 

b. Öznelliğe değinilmişken Jill Magi’nin belgesel şiire ilişkin kaleme aldığı yazısında3 öznellik üzerinden değindiği etik bir endişeyi benim Permütasyon/Kombinasyon serisine ilişkin ifade ettiklerim bağlamında irdelenmeye açıktır. Magi söz konusu yazısında, Bill Nichols’un belgesel film teorisinden hareket eder ve onun belgesel film kategorilerinden gözlemsel belgeselcilik üzerinde durur. Gözlemselliğin sebep olabileceği etik problemlere değinirken Magi gözlemsel belgeselciliğin tamamen objektif olma, hiç görünmeme ve müdahale etmeme iddiasının tam tersi etkide bulunarak bunu iddia edeni öne çıkarmaya yatkınlığından bahseder. Burada öznelliği reddeder görünürken son derece öznel bir yaklaşımın ve öznelliğin bu sebeple parlamasının söz konusu olması gibi bir tutarsızlık söz konusudur ki bu durum yalnızca gözlemsel belgeselcilik bağlamında değil modern zamanda yaşayan herhangi birinin böyle bir iddiada bulunduğu her anda söz konusu olabilir.  

- Aynı tutarsızlığın Permüstasyon/Kombinasyon serisi için Levi-Strauss’tan yaptığım alıntıyla söz konusu olup olmayacağı tartışmaya açıktır. Her ne kadar ben tavrımın böyle olmadığını düşünsem de. Levi Strauss’dan alıntıladığım sözlerin düşünür tarafından başka bir bağlamda ifade edilip benim tarafımdan başka bir bağlamda kullanıldığı söylenebilir. 


                                             … sürmekte…

Not: Bu seriye ilk başladığımda bana destek olup cesaretlendiren Ece Eldek ve Anita Sezgener’e ayrıca Belma Fırat ve Hüseyin Gökçe’ye teşekkür ederim. 





 1. Claude Levi-Strauss, Mit ve Anlam, çev. Gökhan Yavuz Demir, İthaki Yayınları, İstanbul, 2013, s. 24. 
 2. Anna Robinson, “Found Poems and Creative Editing”, https://www.jstor.org/stable/48687513
 3. Jill Magi, “Poetry in Light of Documentary”, Chicago Review, Ocak 2016, https://www.chicagoreview.org/poetry-in-light-of-documentary/ 






@