Kolektifimsi Medya Platformu canlitvizlelanDaDaDan.com
Yasaklananlar Simülasyonunda Bağlam Bugün Bir Hipodrom



l.     Meclis

İşte Bunlar Hep Laf-ı Liberal, Diye Diye Yayına Bağlanan Bermal:
Pardon, Günaydın. Bugün Sizlere Bazı Enternasyonal Haberlerimiz Var.
Beni İyi Dinleyin, Bu Çağrışımsal Haber Oldukça Sınıfsal!
Birbiri ardına sıralanmış Beyaz Toros’tan bozma hususi ve lüks makam aracı yakıtlarının, kaval kemiklerine inceden sızışının ağrısını başında hisseden saray ve ekâbir halklarının, yüzde yetmişe varan indirimlerle satın alınabilen Sultan Klasik Koltuk takımlarına duydukları güven, Güllük Dağı çayırlarının ve Pamphylia Pamfilya bozkırlarının hiddetle titremelerine oldu neden. Etraf at kadar Kur’an, koyun kadar kitap koktu aniden. Bermal haberini doğaçlama yazıyordu hiç teklemeden. Bermal soruyordu. 
Ben Bermal, soruyordum çekinerek nekropol güllerinden: Neden? 
Neden konuşmasındı ceneral Milli Park Cenneti’nde tüyleri diken? 
Biliyordum, birazdan gelecek kapatılma sahnesi ağıtsal hemen hemen 
Ben Bermal soruyordum, köşegen akıl, ideal mantıksal ve kristaller?
Burası reklam yeri değil, dedikçe şeytanlar, Bartarlar sordular neden?
Neden yere göğe sığmaz da aşar serhaddini İstikbal İstiklal, neden?

Haberimize geri dönüyoruz fazla çıkmadan çerçeveden. Araçsal Bartarların asit yağmurlarından korunmak amacıyla takkeli sperm cinlerinin sakallarındaki okunmuş duvarlara sığınışı müstacelen, halkın bir kısmının hakikate olan inancını sarstı manen. Dörtgen beyinliler kendilerini kanlı canlı yedi neticeten.  Mecliste tartışılması gereken, laik paranoyasının altında yatan hukuki neden. Gülmek ve güldürmek yasaklandı, biz İblis Anayasası diye sayıklarken. Ne yapmalıydı, Droa efsun gibi sönümlenen katedrali onların ekranlarından sakınırken? Sen bari yetiş ey delişmen öfke, gel gerekirse cebren ve hile ilen!

Nekropol güllerine ve makam cengaverine, ormandaki piknik ateşine sarılır gibi sarılan Bartarlar yakar toptan kaçarken, rol çalar onlar kalbi zift kokulu delikanlıların meydan muharebelerinden! İsyan et ey güney iblisi ey peyâmâver! İstifa et soylu tüccarlardan, kopya kağıtlarından, odacılardan, beyaz senetlerden! Şişeyle, camla, bıçakla, ızgarayla, maşrapayla; felsefeyi, sosyolojiyi ve hibrit işleri yerli ve milli bir enstalasyonda bir araya getiren, tarihi bir balmumu, bir cıva taşı, bir kalıntı; akıştı, adeta bir katarsisti anıydı, sarsılarak boşaldı. Ceneral istediğini aldı, nitekim toplumda sıkça rastlanan olaylar müzesinde nihai yerini edindi, 2015’ten beri Türkiye’de yaşananlar böylece ölümsüzleşti. 

Bu anıtlaştırmaya dur demeli diyen ve şairleri mecliste görmeyi hedefleyen bir kült, bir tarikat; ulus devleti öfkeyle ateşe verdi! Bu mecliste gülmek ve güldürmek yasaklanmıştı ama iblisler güle güle pembe çamurlarda debelendi! Ağırlığınca ağalara satılmıştı baron Bartların kini, ama kamkam kılıçlarını onlardan alan kimdi? Kalkedon Amentüsü yeniden yazıldı, bir vakitti. Hayat ve Mazi liderliğindeki Alman İnkılabı mitinginde ben Bermal sesleniyordum kendime. Zihnim Hollanda-Belçika sınırındaki işkence evleriydi. Ediyordum Kendimi Yayından Terhis, Öfkeli ve Deli: 
Droa: Bu yayın bir protestoya dönüşemez engellenmeli!
Kimse onu duymadı, dinlemedi. Ben Bermal, konuşması kesilen baron ceneral. Dedikleri hep laf-ı liberal! Hani sıra Mesih’in intikamındaydı? Sakıncalı konsomatrislerden Konstantinopolis helecanla atıldı. Duyunca beyaz kılıcın kınında fazla durmasının vulvaya zararını, diyecekti halkın ihtiyarı kalmadı, dahası ondan arsız bir baş cazgır bulunamazdı:

 “Değerli müvekkil! Ben Stanbul, Kalata Kulesi gibi eksik akıllı. Bir dul da olarak vulvam, operasyon dönüşü Droa’ya yakalandı, kalakaldım istemeden mütedeyyin, mültezimin içinde iltizamcı! Gezer Mikail tepelerimi diyar diyar sabah beş akşam altı. Kılkuyruklar, karabataklar, şeytan minareleri, taraklar, yalıçapkınları, martılar, sutavukları, yelkovan, sakalar, mayna kuşları, yılan balıkları, yosunlarla birlikte ağlamaklı. Tepelerim otopark kadar katlı, mübarekçe sekip bilfiil dolaşırken mahfilleri Bartarlar, tuğlayla ezilip sıvayla tikeltilen medeniyetler serin, çitler steril, çarşaflar tiril. Biz romantik şeytanlar kafadar ve kırtıpil. Adımda yok Bismil ama onlar içimde bir yere Cennet Parlamento Merkez diyorlar, bir cinnet konseyi pislikçil. Bize dış mihrak, bize bizi yok etmek isteyen güç diyen Bartarlar münfail. Ben kendimde kalakaldım, çamursuz, rujsuz, mikropsuz ve yok yeşil. Ey Mikail, ben mühim bir menzil, mutedil tepelerimde fosillerim hep etçil. Ben olamam mütevekkil! Ulus Devletimizin Dili Türkçedir!   Ey müvekkil, hangi akıl bir yalanı iblisten çok sayıklar? 

 
ll. Meclis

Diye tekrar etti Bermal: Kalakaldık dapdar, şırıngalar delik. Biz güney şeytanlarının kolları kemik. Bilgi Kaynağı Didik. Yedi tepe Stanbul, Kalata Kulesi Bitik. Havadisler Dakik.
Canlı Bombanın Yakalandığı Anbean Görüntülerde İblisler Delik Deşik.

Acımasızlığı bir silah olarak, bir nöbet gibi yeşilden devralmış bir serseri, dünyadaki bütün İstiklal marşlarını ezberledi ararken kendine bir kimlik. Herkes uyuduğunda tuvalete gitti, telefonundaki şifre kaotik. Henüz yasaklanmamış ifşa videoları dolu beceriksiz bir porno sitesinde aradığı içerik içerir frikik. Oraya bir çocuk gibi seyitti, değil mi ki çiğlik klasik. Liseli lezbiyenler birbirlerini parmaklıyor izledi bir yandan bomba yapıyordu elleri isilik. Ahlakı sınır tanımıyor, devlet tanımıyor, yasak tanımıyor, bomba kokuyordu elleri atomik. Donu sidikken cümleleri devrik, Droa’dır korkulan, iblislerden kimse çekinmez idi, ironik.

En oluru buymuş gibi, sünnetinin olduğu gün annesi kendini asmış bunu biliyoruz. Bataryası bozuk ekranı kırık. Eski, yersiz, kullanışsız bedeni dokunmatik bunu da biliyoruz. Kabloları birbirine bağlıyor daha iyi otuz bir çekebilmek için bunu Arya bilir ancak. Telefonunu bir uçurum gibi keskin penisine sürerken yakalanıyor. Yakalandığı an bomba patlıyor boşalıyor, bu telefonu askerden dönünce satmak zorunda kalacak kadar komik boşalıyor, taksitle aldığı kredi kartlarına yayıla yayıla boşalıyor, bulutsu sabun kokusu yerler kaygan ıslak burada boşalıyor. Karargâhta kıyamet koptu kopacak aklı olan görüyor!

Bir havluyu yüzüne yüzüne sürüyor beyaz bir tüy değiyor yüzüne. Hâlden aldığı domatesleri pazarda satmaya giderken karısını döven adamın gömlek cebinden fırlayan bir adam gibi, arkamdan ne işler dönüyor paranoyasın müstakil sahibi. Ödenemeyen borçları düşünürken çeyiz perdelerinin altında loş ışıkta Acun’u açılmış televizyonlarda bir çıplaklığa sinirlenerek. Top havuzlarının arasında geceleyin koca bir buzdolabını tekmeliyor bütün akrabalarına, bütün memlekete, herkese kinli. Çalışıyor bilfiil bu yüzden mağdur, elinde bir ruhsatsız. Her şeye sinirli, her şeye öfkeli, güçten düşmek istemiyor, sağa sola ateş açıyor bir ölü iki yaralı kendini kanıtlamaya yeminli. Ölenlerin kimlikleri- 

 III.     Meclis

 Bir Dakika Kültür Sanat Sohbetleri ve Sonra Reklamlar 
 Derken Droa elinde bir Meryem bir de Allah yayına dalar:
 Huzurunuzda ben Bartar Droa, nefretimdir özgür Konstantinopolis! 
 Bir cinnet meclisine daha hoş geldiniz sayın feminist sair, sâir, pardon şair Amanarkis! Hakkınızda diyorlar sermayesi klitoris. 
 Seslendi Nicedir Kayıp Olan Örümcek Saydam: Tadı nefis! 

Sen sus ben konuşuyorum, ben Droa, konuşurken, siz Amanarkis! Okuyucularınızdan özür diler misiniz? Şiirim boyundan büyük işlere kalkışıyor der misiniz? İroninin, imgelerin, metaforların peşinde şiirde karnavalesk bir sessiniz. Ancak sanki biçim konusunda fazla ileri gittiniz! Güncele dokunan şiiri hâkim söylemleri ifşaya girişiyor diyorlar hakkınızda, kimi ifşa etmeye çalışıyorsunuz aklınızca eksik ve eteksiz? Ah bir de muhabirliğe kalkışıyorsunuz yetmez gibi hepiniz. Erkek egemen şiir formuna bir isyanınız olduğu duyduk. Söz hakkını ben, ben Bartar Droa, ben veriyorum size, buna cevaben ne dersiniz?

Konsomatris Konstantinopolis Kadar Pislikçil Amanarkis: Benim muhatabım ancak ve ancak Konstantinopolis! Hak verilmez alınır bre edepsiz, ah sizin söyleminiz iliklerimize işlemiş. Siz, ey insanlar ve kıyımlar, hamamları takkesiz! Siz neşesizdiniz. Bu yüzden Theodora’nın surlara yaptırttığı taş ocakları, taş köprüleri kaldı irinsiz ve kemiksiz! Şiirden silinecek olan sizin sözleriniz! Ben pembe balçıklarda debelenen üçüncü yeniydim tadım nefis. Sadece şu kadarını söyleyeyim. 25li bir yıldı aldım ilk telifimi, keyfim yerindeydi, yerinde olana dek ben neler çektim siz bilemezsiniz! Dudaklarımı büzerken kırıştıracağım derim, içimde kendime patlarım, içim gider kendime ah ben bir iblisim. Gerçeküstü, kolay, neo-dada, sembolizm, delimsirek ekspresyonizm, yerimi bildim! Ah yine de varoluşta gördüğüm neşedir umuttur benim. Sanki bir Örümcek duydum, Örümcek bugün hiç seslendi mi?  Sanki evet, evet, o dedi: “Hep beyaz kalacak olmak sizin en büyük lanetiniz!”

 Öfkem barid
                            barid. Bu hususta namusum mapusta ben de memnun 
değilim.   
Hayalimdeki eleştirmenim sen olmayan bir muadil. Ağlarım, kesik kulakların hikayelerini dinlediğimden beri çürük portakal kokar İstanbulinim.  Ah ben yok muyum ben, kendimin polisi, kendime bakan kendimin nesnesiyim. Nerede toplandı birinci meclis, nerede bitti devr-î Yunanî? Ne işi var bu Albayrakların eserimdeki? Bir cehennem fışkırıyor yananlar insanları uyku partisinin. Baş kahramanlarım yine de asi, dünyam depreme karşı güvenli. Futbol sahasında bir peygamberdevesi, Ahbar-ı Asar’da metimlerimde bir erkeğe gönderme yapmamalıyım aslında, cinsiyet atamamalıyım hiçbir insana. Ben her gidemedikçe ÂSAR’a, içimin sesi daha kirli daha öfkeli. Yerden seken topların yüreğimde yarattığı zelzele gizemli, tutunmalıyım! Ah o erkeklik, kırbaçlar, terlikler, top oynardı cinlerim içimde de gidemezdim ezandan önce evime. Kapanmamalıydım! Emsaldir metnim benimle. Âsar ilk rüyalandığım yerdir. Rüyalara kapılmalı, Arya’ya sarılmalıyım, fersude.

Arya: Öfken öfkemin sesi. Rüyalarımda bir ölüm anı, Droa’nın gül kokan teri. Ensemde nergis dedikleri nefesi. Amanarkis’i cennet kabuslarından sakınmalıyım. Tarih çamurunda onların korkusu, bizi kalkındırmalıyım. Ortadan kaldırılma, yerinden edilme, yasaklanan deli bandosu. İşte bu yüzden şairleri savunmalıyım. Şimdiden etraf ecza çantası, yara bandı, bir şişe su. Haşlanmış patates, biraz sarımsak ve salça kokusu. Adını zikretmek istemediğim Bartarların ellerinde kamkam kılıcı. “Kahrolsun İblisleri Dışlayan Cennet!” diyenlerin sesi semaya yansıdı. İşgal ne zaman başlayacaktı? Örümcek mi, Örümcek saydam Örümcek direngen bir savaşçı. Örümcek bunca zamandır nerelerdeydi sorusu kaç zaman dolaştı? Bana malum hangimizin işgalden evvelce ölmeden ölmeseydi, bu bilmece sokağa yansıdı. 

Güneş acı. Sen şimdi hangi cenazede zeytinyağı kavurmaktasın ey Kâhin çağır günahkâr cadılarını! Mücadele, devirmek onların gecelerine birer ay taşı, çıkart kılıcını kınından savaşmak için, gerekirse sancı. Bütün güvenli şehirlerinin yeraltı merdivenlerini çıkan sen Amanarkis; bir transparan bluz tenin, yuvarla onların köşe karelerini, gezegenlerinin şerefine, ol caydırıcı. Akballara, Külebilere, Dağlarcalara, Tanerlere ve hitap ederek benzerlerine alaycı. Kus öfkeni tekfur saraylarına, padişah mezarlarına, papazlara, türbelere! Camiler, çarşılar, kiliseler, sarnıçlar, imparator kentler, eriyor dip dibe ve bütün bu hengamede sen evine gidilebilen bir dost teklifsizce! Ey Amanarkis, çıkart vulvandan kılıcını istediğin an istediğin yerde, sapla onların günahsız, küfürsüz sözlerine! Yerleştir onları yeniden şiirinin içine ve edebiyatı bırakma Bartar güçlerine! Hepimiz için yap bunu ehlikitap azade! Yap ki koklansın mücadele domuz şehvetinin en pembe en kötü zerresinde! 

Çektim Vulvamdan Çıkarttım Beyaz Kılıcımı, Ben Amanarkis:
 Bilincimizdeki ipliklerin bilincindeyim. Şırıngam delik, vulvam nefis! Kimileyin sesim baskılanıyor kimileyin bir hiçim, bilen bilir bilirsiniz. Sevilecek Arya, Bermal ve Örümcek saydam metnimdeki, sevgi işgaldir. Bu enformasyon çağında deliliği içlemek gerekli, aşkın olan akıl da nedir? NE demişti Örümcek: “Kara bacaklı Örümcek’ten bir alıntı buraya gelecek! Ben annen değilim diyecek!” Benim içimden birazdan söyleyeceklerimi söylemek istemek bir daha ne zaman gelecek? Ben Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ATAM’IZ yüreğinizde yaşıyor değil diyecek. Ben Atatürk ancak bir çiçektir yenecek diyecek. Ayrıcalıklı duruyorsunuz dışarıdan baştan aşağı, ayrıcalıklarınız sizi tam bağımsız Türkiye yanılgısına sürüklüyor, çek perini, saydam Örümcek böyle diyecek: “Ey Konstantinopolis, merak etme hepsi geçecek!” ve yine saydam Örümcek’in içinde dişsiz bir başka Örümcek! 


lV. Meclis

 Droa, Görevi Başında, Sözde Demokrasilerine O Bekçilik Edecek! 
 “Bunlar!” diyecek. Herkese bunlar derken sermayesi edecek, şeytan laflarını: 
 Darbe Teşebbüsünde Droa Köşegenlerin En Büyük Kurnazı. Yayında
 Şimdilik Bizden Bu Kadar Siz Allah’a ve Mikail’e Emanetsiniz Diye Sayıkladı
 Amanarkis öfkeden saray yağmalarına dek razı: Susma, susma, şimdi konuşma zamanı, 
 Konuş yedi tepeli asli cennet karargâhı! Ucubeler anayasasının sığınaklar kurultayı! 

O Sırada Kalkedon Konsili’nden Yüce Köpek’in ettiği lakırdı: Galaksimizde başıboş gezen yeni bir serseri gezegen keşfedildi ve yaklaşmakta olan bir ay taşı! Ah bu portakal kokan köy festivalleri, gözlemelerin tadı damağımızda kaldı. Adaklara kurban eskimiş bir köprü macerası. Bira kutuları tarihi bir balmumu, bir cıva taşı, bir kalıntı. Örfümüz adetlerimiz asla ve kata sorgulanmamalı. Kokar nefesimiz şırdanlı. Ürkütücüdür geceleyin geçmek köprüden aşağı, türkülerimiz saygı yaratır ADAM GİBİ ADAMDA, halk çoktan aydınlandı. Toplumu anmaktan kaçanın yalnızlıktan gözleri sulandı. Çarmıhta acı çeken İsa’nın var insani bir doğası ve öyle ki onun tanrısallığına dokunamamıştır bu acı. Bunları söylenirken Kalkedon Amentüsü birinci mecliste alkışlandı. Kaynanalar gelinlerle yemek kavurmakta, borç batağından BİR ADAM kendini asmaktaydı. Kimse kimsenin imanından şüphe etmesin ne de olsa Kur'an Mekke'de indi, Kahire'de okundu, İstanbul'da yazıldı. 

Bermal: Hava bedava su bedava toprak bedava. Değil yaptığın zeminsiz iş bir gürültü patırtı. Hava sınıfsal su sınıfsal toprak sınıfsal dizelerin değil çalıntı. Sol elim, kötü şans, kötü baht, Etiyopya'dan bir akıntı. Millet Mektepleri açıldı şiş şiş şiş karnım karnımda gürültü patırtı. Haber metni şiire kaydı, kaymalıydı. Biz size halk olamadık bizde sessiz törenler de vardı. Şimdiye dek öğrendiğim her şeyi askerde mi öğrendim sanki olsun kârdır. Ey Konstantinopolis yok mu karların Bartarların üzerine yağdır! Zehirli masalları nicedir dillerde onların bu büyük işgale zarardır. Bizim mücadelemiz demokrasinin soyluluğuna karşıydı, kendinden aşkındı. Ateş bizdik, sıyıran biz kıyafetleri dizelerden dizlerimize. Biz güney şeytanları, biz neredeyiz? Nerede pembe balçık? Nerede çık güzelim çık ortaya çık?

V.     Meclis

Şeffaf olmayan siyaset manipülatif apaçık. Bugünün halklarına ait bütün ah keşke en çirkin detayları unutturan bir torba kömür ve biraz saflık. Güzellik vardır onlarda derken üzerlerinden yayılır gül suyu kokusu püfür püfür ve anlık.  
 Haksızlık! Biz iblislere cehennem layık görülür! 
 Arya: Rüyamın sinematografisi Yeşilçam arabeski bir ömür
 Bermal: Pahalı, güzel bir ekmeği bıçakla kesmek bir ömür
 Amanarkis: Kesmek bıyıkları çıkartmak cepkeni bir ömür
 Hepsi Aynı Anda: Sıyrılmak kahramanlık ve ölümlülük kutsalından bir ömür
 Yaşanamamış bir aşk bir ömür
 Dirilişin sapkın ve zehirli örnekleri, tohumlar fidana fidanlar ağaca bir ömür
 Droa: Ben Atatürk denilince ağlardım bir ömür!
 Ağıtlar yakılır, şanslıysa bu adam, şehit olur bu gece 
 Böylece kutsal cenazesi nekropol güllerine bürünür!
 
Bermal: Bu şiirde Türkiye’yle alakalı alelade, genel-geçer, hasbelkader yaşanmış bir öfke görülür.  Duyulan saygı, nasıl da nasıl da iş görür göndermesi kendinden menkul her vakit apayrı bir kaygı. Zonklayan gözleri, kırılmış dişleriyle birbirinin katili televizyon canavarlarının dahi aldıkları bir haz vardır, kanlı! Nasıl da ağlıyor pembe balçık! Nasıl da bıkmış Güllük Dağ’ı çayırları paranoyalarından? Ey Amanarkis tarihimiz güllü dallı!
Droa: Önümden çekil, önümden çık. Ey beynamaz, ey bre melun! Bizim güzel insanımız sizin bu safsatalarınıza inanmaz! Unutmayın asla, onların gözünde siz deli biz kristal akıllı!

 Yayın kesiliyor
 Televizyona karıncalar takıldı
 İblislere malum olan yasaklanması
 Kolektifimsi Medya Platformu canlitvizlelanDaDaDan.com
 Droa tarafından kapatıldı. 

 Konstantinopolis: Ey güney iblisleri, şimdi değilse ne zamandır isyan zamanı! 








@