A. Gülfem Özer 𖦼 vatkasız da heybetliyim
Category : no 7
vatkasız da heybetliyim
geçmez günler unutursam kendimi, adım fuşya hiç bela okumadım kuşaklara çorabıma ceza yazıyorlar, yarın bir gün kanıma da yazacaklar biliyorum, fazlasını sorma tosluyorum diyorum, kaldırsınlar şu duvarı yaşayacağım daha çok şey var, hava biraz yağmurlu seviyorum ve buna dahil ah'ı evrenin ahlar diyorum, vahlar diyorum, ceza yazıyorlar süratime suretime tükürmek geçiyor içlerinden, diyorum eflatunun en güzeli benim bu mezar taşını ben değil, siz diktiniz en güzel kavuniçi benim davullar patlıyor, bu akşam neredeyiz kahveyi severim, sade, sütlü, şekerli her saç telim birbirinden kıymetli kalbim bu dünyanın tüm yerlilerine açık toplamaya çalışma sen de yerdeki izmariti benim adım fuşya, biraz kızgınım biraz dezavantajlı kendi yatağımda bak, sen beni öldürmedin ve yüzümüz birbirine benziyor yaşlandıkça canım, yastığına çiviler dikmek yerine mayandaki taşları temizle ne diye ağrıtıyorsun başını, senin çölün nere, benimki nere ceza yazıyorlar, neymiş, kırmızıda geçmişim ben aştım da geldim kendimi, sıvılarım tarif etti yolu canım benim kırmızı senin için dur demek olabilir, bana koş diyor sırtını çiğnediğim bir zahmet patlat kafanı, iki günlük dünya küpeliyim ve deliyim, oh, ne olsun daha kağıttan dikeceksen evlerini, rüzgarıma bulaşma hayatımı şu tepeye kurdum, menekşeleri şurada suladım uyudum, uyandım, canım bak, ben büyüdüm benden bu kadar korkma, çek dizlerine kadar çorabı, tanıştırayım, adım fuşya uyan da balığa gidelim, ey seyret, bak göğün kokusuna, rengine canım benim sen buluttan öğrendiklerinle yetineceksen buyur koca bir kuşak var benim elimde kaldı ki, şekiller nasıl anlatsın beni şehirler yetmiyorken ruhuma tanımlar yüklemeye bugün, zarlarla yürüdüm kafamın dikine karnım bir bitpazarı, karnım doyurduklarım hisliyim balkonlarında alkış tutanlara hisliyim metro istasyonundaki yansımama tuvalimi, paletimi içi dolu yüreğimi omuzlarımdaki vatkayı da söktüm sonra bir zahmet as bayrakları, anlatmak istediğim çok şey var ben de yorgunum be canım, ensende soluklanmamda ne var kahveyi her türlü sevdiğimi söylemiştim canım bana unut diyorlar kendini nasıl unutayım, gözlerim mor oluyor denizden çıkınca güneşe bakınca asil, karanlıkta ağlamaklı canım dans etme diyorlar bana nasıl etmem, ruhum bu evrenden kaçıp geri gelirken çimleri ezdiğim çoraplara sevdiğim ünlü imza atmışken nasıl dans etmem, saçlarımı suyun dalgasına özendirmişken adım fuşya canım içim kıpır kıpır ve yollarım mis bana bir kahve yap, ben yoldan geçen birine güleyim sorarlarsa onlara da anlatayım şimdi mezarları öpüyorum, toprak rengini çorabımda taşıyorum ve canım ben hep dans ediyorum, sen de bu kadar yüzsüz ol