cyborg visions
                
                      earthbound*

1.
adlandırılan bağlılığın ürettiği her bir karışıklığı taşımak,
dünyaya alışma biçimimizin ihmal edemeyeceğimiz 
belirli bir açıklığına yaslar kendini.
Doğalcılığın demeye çalışıyorum ikisi de, ve, hiçbiri, ne de
Yani bir ağırlık çiğnenmesine borçluyuz 
hevesli olmayı öğrettiklerinden beri, kötü büyütülmüşlüğü 
tehdit olarak almayanların yurdunda. 

Unutmayalım çimenlerde taşıdığımız minyatürler, yıllar, 1884’ler, 
ayrılma biçimini hani, demeye çalışıyorum saptırıcı şeylerin şöhretini--

-ilk siborgla- 1960’ta Rockland State’de geçişmeli pompaya fare yerleştirip
Adına siborg demeleriyle- annenizin ölümü aynı yıl mıydı?

2.
--ve yazıları, boşlukları çünkü iyileşmeyen ama aynı anda birden çok tümör geliştirenler 
hakkında 
çok şey bilmediğimiz henüz, sonradan geliştirdiğimiz organizmaların dünyaya tesiri,
bizim onlarla daha çok katolik ilişkiler geliştirmemizle, bir başka deyişle, büyürler.

3.
Çünkü hala son derece tartışmalı yerel hükümetlerin vereceği 
patentlerin etrafındaki o işbirliği
bütün bunların gayet sıradan olduklarından bahsetmiyorum bile. Cui bono?, “kimin için?”
Sapkınca bir bozulmanın muteber problemleri bunlar. Yani çatışma, mücadele ve ilerleme 
terimlerine fazlaca değer vermenin mirasını göbek bağı gibi fırlatmamak.

4.
yorumlayıcı konumun tercümesi
dörtnala giden çökmeler,
birbirleriyle örterler kendini yeniden.

5. 
Nüktedan failin manevrası, ağ-aktörün izahı
suçortaklıkları arasındayken müdaheleler dayatan hibritler, ve ve
sadece doğmuş olanlar, “kendi” konumundan edindiği tanıklıklar, ay…
ve yahut mikroplar, kuarklar, ve genler, bazen de onların burada öğrenilmişliği
nihai olandan geçmeyen bir rotadan yanadır kimera, mozaik ve tıbbi dönüşüm --

nitekim ben değilim diyerek kurtarmak için içermediğini de.
Ardından işaret etmek tüm bunlara, 
başka bir deyişle, görüyorum ama orada değildim dememenin sıyrılabileceğimiz yüzüne.





*Bruno Latour’un diliyle “yeryüzüne bağlı/sıradan” 





@