GECE GÜNÜ



Çim bacakları -uzun sıska hayalimin vârisi 
her yeni doğumda taze bir tırpan
sürükler kanımda genç hastaları
toprağın serveti üzerine kapanmış
yok tanrının cezası sarsak
süsen başlıklarıyla çivileyen kapımı

Zaman harcamaz zamanı öldüren yeşil izci 
gövde kendini bilmediğinde
ayaklar hissetmiyor kollar otların 
kokusunu paylaşıyor-bunlar ağızdaki
tüm kelimeler işte

Öğleye doğru ağılda dikensi bir açıklık
geceki bacakların basamakta oturduğu beyazlık 
yalnızca onun hayalinin çalıları parlaklık
ve kanından izinle gövdeye çıkmış

-öyleyse canlılık onun esiri

-gitsin artık.tüylenmiş burnunda bir koşum yeri 
halatları geçsin ve karanlık fundalıkları

Billur otların kan seyirmesi bu 
kesişen otlar belden aşağı 
nabız çalı dikeni

Değildim orada fakat aldım çırpınmanın kokusunu 
kökleri kaşıyan su davulunu karnımda
rol alan bebekleri -bulanık etten

Bu nasıl bir acı-mutlu hayata soğuk bir bağışlama 
kaynağına taşıyıp suları serpen de o-yabancı 
otların aşk yataklarını iblisler için
çekiyor kıyıya doğru- ki
bu yaradılış ânı 
onu umursamıyor






@